3-4 yaşları civarındaydım, gelinlikçi dükkanlarının vitrinine yapışır ve saatlerce kımıldamadan seyrederdim. 5 yaşıma geldiğimde, komşumuzun kızı evlilik hazırlığı yaparken duyduklarımdan etkilenerek, anne- babama şirinlik yapıp kaptığım metal paraları halının altında biriktirmeye başlamıştım. Temizlik esnasında durumu fark eden anneme ‘çeyiz parası biriktiriyorum’ demiştim göğsümü gere gere.
Mutlu olmak için güzel bir evlilik şarttı, anlamıştım. Lakin bunun çok kolay olacağını sanarak ne kadar hayalperest davrandığımın henüz farkında değildim.
Yıllar geçti, büyüdüm. Ortodonti uzmanı oldum. Hala pembe pancurlu masallara inanıyordum. Büyük aşklar ve sonsuza kadar sürecek mutlu evlilikler vardı.
Ve evlendim. Hayal ettiğim gibi ayaklarım yerden kesilmemişti ama olsun ileride mutlu olacaktık.
Olamadık. 10 yıl sonra ayrıldık. Bu yenilgiyi kabullenmem oldukça uzun zamanımı aldı. Herhalde ben bir yerlerde hata yapmıştım. Başka insanlar ne kadar da mutlu evliliklerin içindeydiler, öyle görünüyorlardı.
Hala aşkla ve mutlulukla parlayan evliliklere inancımı kaybetmemiştim. Bunun formülünü bulmak gerekti sadece. İlişkiler hiçbir ipucu verilmeyen birer bilmece şeklinde kalmamalıydı.
Bir yandan mesleğimi yoğun bir şekilde yaparken bir yandan da kişilik, birliktelik üzerine ne kadar kitap, makale, yayın varsa yalayıp yutuyor ve sayfalar dolusu notlar alıp, kategorilere ayırıp, her birinden aldığım bilgiyi bir diğeri ile eşleştiriyordum.
Hayalim büyüktü. Kim kime uygun formüle edip, doğru kişileri bir araya getirecektim. Etrafımdaki herkese de ‘ben uygun eş bulma işi yapacağım, azıcık bekleyin’ deyip duruyordum.
Sonra hayatıma sayılar girdi. Yaşamın bir matematik denklem üzerine kurulduğunu gördüm. Hiçbir şey tesadüfen olmuyordu. O zamana kadar biriken bilgiler farklı bir yere oturdu beynimde.
Binlerce kişiye, binlerce çifte analiz yaptım. Dışarıdan ne kadar mutlu diye imrendiğim çiftlerin mutsuzluklarına şahit oldum. Ben sadece kadınların bu konuya ilgi göstereceklerini düşünürken, son derece düzgün erkeklerin de aslında kendilerine uygun eşi bulmakta zorlandığını ve aynı kadınlar kadar bu konuda hassasiyet içerisinde olduklarını gördüm.
Hiçbir ilişki, ilk baştaki gibi gitmiyordu. Kimyasal bir birleşim idi her bir ilişki. İlk an ve biraz sonrası farklı, az ötesi daha da farklı idi. Bu durumu bilemediğimiz için mutsuz oluyor ve karşı tarafı ‘ çok değişti ‘ diye suçluyor idik. Aslında biz durumu başta göremiyorduk, görmemiz de mümkün değildi. Oysa sayılar bize biraz sonra ne olacağını çok net bir şekilde gösteriyordu.
İlk başta karşı cinste bizi çeken şeyler, kısa bir süre sonra yerini başka yönlere çeviriyordu. Beklentilerimizin tamamen dışında gitmeye başlayan birlikteliklerimizden ya ayrılıp maddi- manevi yaralar alıyorduk, ya da duruma razı olup dış dünyaya mutlu rolü yapmaya başlıyor ve bunun sonunda da ruhsal ve fiziksel sağlığımızı kaybediyorduk.
Neydi mutlu birlikteliğin formülü? Douglas Forbes’dan aldığım eğitim ve sertifika ile Türkiye’deki 5 Pinkod danışmanından biri olmuştum. Yaptığım 32.850 adet analizde edindiğim tecrübeyi 58.400 saatlik çalışma ile kendi bilgilerim, deneyimlerim, gözlemlerim ve araştırmalarımla birleştirerek, tamamen bana ait olan Hayatın Matematiği Sistemi, TekBiTekim Sistemi ve Uyum Matematiği Sistemleri’nin formülerini yarattım. Bu formüller aracılığı ile de TekBiTekim Rakamlarla Gelen Uygun Eş Sistemi’ni geliştirdim. Bunu mutlu, mutsuz on binlerce çift üzerinde test ettim.
Sonuç gerçekten mükemmel oldu. Ortaya öyle bir formül çıktı ki, tek tek herkesin ihtiyacına, beklentisine, yapısına en uygun eşi bize veriyor. Ve böylece risk içermeyen mutlu evlilikler gerçek oluyor.
TekBiTekim Sistemi’ni yaratırken gece gündüz demeden çok çalıştım ve istedim ki, herkes mutlulukla gülümsesin, ışık saçsın bu dünyaya. İstedim ki, bunun çok da zor olmadığı öğrenilsin. İstedim ki, birbirlerine TekBiTekim diye seslenebilsin çiftler.
Ben bir ortodontistim. Ortodontist, mutlu, özgüvenli güzel gülüşler sunar insanlara. TekBiTekim de mutlulukla parlayan güzel gülüşlü çiftler ve bireyler sunacak bu dünyaya.
TekBiTekim sevgiyle doğdu. Sabırla yoğruldu. İnançla gelişti. Kaliteli insanlardan oluşan geniş bir portföyle başlıyor işe. Şimdi yakın çevremdeki kişiler ‘en iyi adayı bana ayır’ diyorlar. En iyi aday diye bir şey yok. Kişinin ‘kendine uygun’ aday var.
Sisteme ve bana güvenen herkese yürekten teşekkürler. Özel teşekkürüm ise her adımımda beni destekleyen, cesaretlendiren ve zekice yaklaşımlarıyla sistemin oluşturulmasında büyük katkısı olan canım kızım İpek'e.
Yrd. Doç. Dr. Alsu Sibel Arda
Şubat 2016